10 Ocak 2016 Pazar

Volkswagen skandalına teknik bir bakış

Dostoyevski, umutsuz yaşamak hayattan istifa etmektir der. Volkswagen bir süredir otomobil üretiminde liderliğe oynuyordu ve başarmak üzereydi. Aslında elindeki teknolojiyle bu imkansızdı ancak kural dışı oynayarak lider olmak, liderliği pekiştirmek ve rakipleri eritmek daha önce Intel'in denediği ve başarılı olduğu bir yoldu. Sonrasında yakalanıp ceza alsan bile, prestijin ve liderliğin etkilenmiyordu.



Bu sefer böyle olmadı. Birleşik Devletler'de bir sivil toplum kuruluşu (ICCT – International Council on Clean Transportation) VW'ı iş üzerinde yakaladı ve hilesini kanıtladı. Neden hile yaptığı ve nasıl hile yaptığı, o zamandan beri tartışma konusu. Hatta Emre ve Can bu konuda Otoseyir için güzel bir video yayınladılar. Bu yazıda nasılına bakacağız.

32. Kaos İletişim Kongeresinde Daniel Lange ve Felix Domke, rezaletin teknik yüzüne detaylıca bakan bir sunum yaptılar. Konuyu merak edenler detaylara videodan ulaşabilir. Ben ilginç gelen noktaları aktaracağım.

Yeni Avrupa Sürüş Döngüsünün grafiksel gösterimi

Emisyon testleri, Yeni Avrupa Sürüş Döngüsü (New European Driving Cycle) olarak adlandırılan bir profilde gerçekleştiriliyor. Araçlar karşılaştrma ve değerlendirme yapılabilmesi için dinamometre üzerinde önceden belirli şekilde çalıştırılıyor. Bunun iki sakıncası var. Birincisi çok yapay bir test ve hilesizken dahi gerçeği yansıtmıyor. Ayrıca test yöntemi bilindiği için tıpkı Euro NCAP testlerinde olduğu gibi üreticiler araçlarını bu teste göre ayarlayabiliyor. İkinci sakıncası ise VW'ın yaptığı gibi manuple edilebiliyor.

Gerçi otomobil üreticilerinin “sokakta” yani test parkurunda yaptığı testler çok daha fazla manüpkasyona açık. İnce ve aşırı şişirilmiş lastikler, sökülen kapı kolları, bantlanan boşluklar, çok az yakıt, zayıf ama profesyonel bir sürücü gibi. Bu yüzden gerçek tüketim, katalog verisiyle uyuşmaz. Bu konuda da Emre ve Can'ın Otoseyir için hazırladığı şu harika videoyu izleyebilirsiniz.

Ancak diğer üreticilerin yaptığı bu “ayarlamalar” VW'ın yaptığına benzemiyor. Katalogda 100km'de 5lt yakıt tükettiği yazan aracınız 6.5lt tüketiyor, ama VW'ın yaptığı gibi çevreyi 30 kat daha fazla kirletmiyor.

Bu, birkaç firmasını çok seven VW mühendisinin yaptığı bi'şey midir yoksa VW'in haberi var mıdır? Araç yazılımda bir satır kod dahi değiştirseniz, yaptığınız değişiklik kayıt altındadır. Ve bir gecede emisyon 30 kat azalırsa bu elbette dikkat çeker. Kesinlikle VW yönetiminin en azından haberi olmalı. Ayrıca ECU (Elektronik Kontrol Ünitesi) yazılımı Bosch tarafından sağlanan, 20.000'den fazla değişkenli kod içeriyor ve bunun üzerinde manipülasyon yapmak kolay olmamalı.

Bu noktada Felix Domke, kendi “etkilenmiş” aracı ile birkaç test yaptı. Aracına zarar vermemek için, Ebay'den Bosch EDC17C46 model bir ECU alarak testlere koyuldu. Tersine mühendislik ile ECU'nun nasıl çalıştığını anlamaya çalıştı. Yakaladığı ilginç noktalardan birisi, 12Kb'lık bir kod bloğunun araç rolantide iken göstergede sürekli 780 RPM gösterilmesini sağladığı. Bu, ECU ile pek çok hile yapılabileceğini ve göstergenin manuple edilerek doğru değerler göstermemesinin bu hile işinin sadece bir parçası olduğunu gösteriyor.

Isınma turlarından sonra, özellikle emisyon sistemi (bu araç için SCR yani Seçici Katalitik İndirgeme, ilave AdBlue sıvısına ihtiyaç duyan bir sistem) üzerinde çalışılmaya başlandı. SCR, 2lt motorla kullanıldığından tersine mühendislik testlerinin Clean Diesel adıyla satılan 2lt bir araçta yapıldığını anlıyoruz.

İroni: Clean Diesel 
Emisyon sistemini de ECU yönetiyor. Bu sistemin düzgün çalışması için sensörlerden doğru zamanda doğru verinin okunması gerekiyor. Çünkü sisteme verilen AdBlue sıvısı miktarı, duruma göre değişkenlik gösteriyor. Eğer gerekenden fazla AdBlue kullanırsanız, atmosfere amonyak salmış olursunuz ki bu istenmeyen bi'şeydir. AdBlue sıvısını az kullanırsanız, bu sefer atmosfere istenenden fazla NOx salgılarsnınız ve emisyonunuz yükselmiş olur. Bu durumu denetleyen bir sensör bulunmakta ve dönüşüm verimsiz olduğunda “check engine” arıza ışığını yakıp aracı servise götürmenizi sağlıyor. Servis ECU'da OBD-II hatasını görüyor ve böylece nereye bakması gerektiğini biliyor. Aracı yetkili servis yerine özel servise götürmemek için bir bahanemiz daha oldu. Çünkü bu durumda özel servisler aracın arıza ışığı söndürüp gönderecektir.

Ancak SCR sistemi her durumda (örneğin motor çok sıcak olduğunda) çalışmıyor. Ve işin ilginç yanı, bu pahalı SCR sistemi motor çalışma zamanının çoğunda (%80 kadar) çalışmıyor. Yani 1000km sürüş için 2.5lt AdBlue sıvısı kullanılmasını bekliyorsunuz ancak sadece 0.6lt kullanılmış olabiliyor.

ECU içinde önceden belirlenmiş koşullara göre SCR sistemi devreye alınıyor. Bunlar içinde dış ortam sıcaklığı ve rakım dahi bulunuyor. Ancak ilginç bir nokta, SCR sisteminin açılıp aracın emisyonun düşeceği parametreler belirlenirken, Yeni Avrupa Sürüş Döngüsü test koşulları dikkate alınmış. Test rejiminin bir parçası olarak tüm araçlar testten önce gece boyunca 20 ° C'ye ısıtıyor ve tüm test merkezleri muhtemelen 750m altı rakımdaki yerlerde. Bu koşullarda ECU, aracı SCR kullanımına zorluyor ve emisyon düşüyor.

Bu noktada araştırmacılar ellerindeki aracı Yeni Avrupa Sürüş Döngüsü koşullarına uygun şekilde test ediyorlar ve aracın SCR sistemini açıp AdBlue kullanarak düşük emisyon saldığını görüyorlar. Aynı aracı sadece test parametresinden daha hızlı kullandıklarında SCR sisteminin kapatılıp AdBlue kullanımının sıfıra indiğini ve aracın daha performanslı çalıştığını görüyorlar. Evet, test koşullarında aracın performansı ve yakıt tüketimi düşüyor.


Yazının başında VW'in teknolojisini eleştirmiştim. VW gerçekten büyük bir firma, ancak bazı şeyleri elde etmek için çalışmak lazım. Çalışmak için de para, zaman ve iş gücü lazım ama çalışmak hiçbir zaman doğru sonucu alacağınızı garantilemez. VW zaman ve para yatırımı yapmak yerine hile yapmayı tercih etti.

Biz tüketiciler olarak kendimize en uygun aracı satın almak istiyoruz ve büyük çoğunluğumuzun kriterleri içinde çevre, direkt olarak yok. Özellikle emisyona göre değil motor hacmine göre vergilendirildiğimiz ülkemizde bu konuya pek dikkat edilmiyor. Ancak bir tane dünyamız var ve çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder